![](https://liliputkids.com/wp-content/uploads/2019/01/adadad.jpg)
Alida Tanikyan
Uzm. Psikolojik Danışman
Her çocuk ailesinden aldığı katılımsal özelliklerle dünyaya gelir, ancak yetişkin hayatta sahip olacağı özelliklerin temelini de aile içinde ve yaşadığı çevreden etkilenerek oluşturur. Yaratıcılık yeteneği her çocukta bulur. Yaratıcılığın sürekliliği ve ortaya çıkış şekilleri ise çocuktan çocuğa değişiklik gösterir.
Yaratıcılık, önceden birbiriyle ilişkisi olmayan malzeme ve düşünceler arasında bağlantılar kurma, algılama, görebilme, bilinenin sınırlarını aşarak düşünceleri estetik biçimde yeniden düzenleyebilme, özgünlüğüdür.
![](https://liliputkids.com/wp-content/uploads/2020/03/Gozde-Hatipoglu-liliput-kids.jpg)
Gözde Hatiboğlu
Psikoterapist / Psikoloji Akademisi
Çocuğun ruhsal gelişimi için içinde yetiştiği çevrenin ve dış koşulların önemi büyüktür. İçinde yaşadığı ev onun yaşam alanıdır ve aidiyet duygusunun geliştiği ilk yerdir dolayısıyla bu alanın planlaması oldukça önemlidir. Çocuğun ruhsal dünyasında önemli etkileri olacak olan nü yaşam alanı ilerde kendine ait alanları algılamasını dahi şekillendirecektir.
Ebeveyn olarak siz büyüklere epey iş düşecek bu noktada. Çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimi düşünülerek tasarlanan mekanlar algısal ve bilişsel gelişimi açısından da önemli rol oynayacaktır. Evi, odası içinde çocuk, eğitici ve öğretici rolleri alabilecek ve oynadığı oyunlar içinde bu rolleri pekiştirecektir. Kendine ait alanda hem özgür hissedecek, hem sorumluluk alacak hem de bu alanı ötekilerle, aile bireyleriyle paylaşacaktır.
![](https://liliputkids.com/wp-content/uploads/2020/03/Gozde-Hatipoglu-liliput-kids.jpg)
Gözde Hatiboğlu
Psikoterapist / Psikoloji Akademisi (Yeni)
Ev. En güvenli alanımız. İçinde her şeyimizi sakladığımız, bazen saklandığımız, dışarısı ne kadar kaotik olursa olsun içeride hep iyi hissettiğimiz, korunaklı, bize ait en temel alanımız.
Şimdi bu tanım ne kadar da değişti. Ev. En tekinsiz alanımız. Dışarının kaosu arttı ve evimizde de kaos yarattı. Güvensiz, huzursuz hissettiğimiz, her an bir şey olursa ne yaparım dediğimiz bir alan haline geldi. Deyim yerindeyse evlerimiz başımıza yıkıldı. Gerçekten de yıkıldı zaten. Tüm kaygıları taşıyabilecek bir alan değil maalesef bugünlerde evlerimiz. Temel güvenimiz ne kadar sağlam olursa olsun zorlandığımız bir halde bugünlerde evlerimiz.