Çocuğun ruhsal gelişimi için içinde yetiştiği çevrenin ve dış koşulların önemi büyüktür. İçinde yaşadığı ev onun yaşam alanıdır ve aidiyet duygusunun geliştiği ilk yerdir dolayısıyla bu alanın planlaması oldukça önemlidir. Çocuğun ruhsal dünyasında önemli etkileri olacak olan nü yaşam alanı ilerde kendine ait alanları algılamasını dahi şekillendirecektir.
Ebeveyn olarak siz büyüklere epey iş düşecek bu noktada. Çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimi düşünülerek tasarlanan mekanlar algısal ve bilişsel gelişimi açısından da önemli rol oynayacaktır. Evi, odası içinde çocuk, eğitici ve öğretici rolleri alabilecek ve oynadığı oyunlar içinde bu rolleri pekiştirecektir. Kendine ait alanda hem özgür hissedecek, hem sorumluluk alacak hem de bu alanı ötekilerle, aile bireyleriyle paylaşacaktır.
Ruhsal, duygusal, bilişsel ve bedensel gelişimler birbiriyle bağlantılı olarak ilerlemektedir. Yaşam alanı içinde çocuğun gelişiminde herhangi bir eksiklik olmaması için bütünsel bir bakışa ihtiyaç vardır ve çocuğun ihtiyaçları göz önünde tutularak, gelişim evreleri ve dönemsel değişiklikler bilinerek tasarımlandırılmalıdır.
Anne karnına düşmeyle başlıyor aslında mekansal algımız. Ilk odamız, ilk kişisel alanımız ana rahmi. Hayatımız boyunca belki de oradaki gibi bir konfor, oradaki gibi bir güven arayıp duruyoruz. Hatta bundandır üzgün olduğumuz zamanlarda, güvensizlik hissettiğimizde cenin pozisyonunda yatma ihtiyacımız.
Hep söylenen başka bir şeye değinmeden geçemeyeceğim; 0-6 yaş. Önemi hiç kuşkusuz mekansal algının gelişimi açısından da tartışılmaz. Ebeveynlerin çocuk üstündeki etkisi kadar çocuğun alanını ve bu alanda yer alacak objelerin etkisi de büyük olacaktır. Çocuğunun kendine ait bir dünyası olmalı ve bu dünya yaratılırken, sıradanlıktan uzak, renkli, hareketi kısıtlamayan, yaratıcı ve özgürlük duygusunu vermek önemli olmalıdır. En çok da özgürlük. Yaşadığı mekanı seven ve kendine ait alanı olan çocuklar daha özgür hissedecek, hayal gücü daha çok gelişecektir. Daha sağlıklı bireyler olma yolunda ilerleyeceklerdir ve kendi sorumluluklarını bilecek yetkinlikte olacaklardır. Aynı zamanda kişisel alan çocuğun oyun oynayabilme kapasitesini de geliştirecektir. Çevresindeki olayları, durumları, nesneleri oyun yolu ile öğrendiğini unutmamak gerekir.
Cocuğunuza bir oyun evi vermek demek ona dünyayı vermek demek aslında.. Ona; temel bakım ihtiyacını, sevgi, şefkat ve güveni, ebeveynin hem yakınında olmayı hem de uzakta kalmayı, arkadaşlarla paylaşımı, kendini keşfetmeyi, özgürlüğü, hayal gücünü, sorumluluğu öğrenmesini sağlamak demek, çocuğun dünyasını sağlıklı ve mutlu yaşamasını sağlamak ve hepsinden önemlisi insan olması demek..